Ahilerden İnsanlık ve Meslek Ahlakı Dersi
Ahi kurumu ve örgütü ortadan kalkalı, 1860´dan bu yana uzun bir süre geçtiği halde, o kurumun neler yaptığı, nasıl işlediği üzerinde duruşumuzun amacı, bu kurumu bugün yeniden diriltmek değildir. Bu hem olanaksız hem de gereksizdir; ama onlardan bugünün sanat ve meslek sahiplerinin alacakları çok önemli dersler vardır. O Türk'e has ata yadigârı mükemmel kuruluş ahlak ile sanatı öyle özümlemiştir ki, yüzyıllar boyu fiyatlar, ücretler değişmeden sürmüştür. Dürüstlük, yardımseverlik, acıma duygusu köylere dek yayılmış, genellikle köylerde, bir ölçüde de kasabalarda az bozularak gelmiştir. Ahi zaviyelerini, köy konuk odalarının, o olumsuz koşullarda ne denli iyi görevler yaptığını burada biraz değindik.
Bu zaviyeler ve konuk odaları, doğudan, yerleşmek üzere Anadolu'ya gelen soydaşlarımıza yardım ettiler, yerleşip iş güç sahibi olmalarını sağladılar.
Öte yandan ahiler, meslek ve sanatları için gerekli malların dağıtımını, satımını, yasalar, tüzükler ve narh ayarlamaları ile kontrol ediyorlardı.
Değerli yazarlarımızdan Ali Emîrî(l857–1924), yazdığı bir yazıda "ahilik millî bir birlik olup, himmetleri sonunda Osmanlı İmparatorluğu gibi büyük bir devlet ortaya çıkmıştır" der, yine değerli yazarlarımızdan Osman N. Ergin (1882–1961) "Esnaf örgütünün, memleketin ekonomisi, özellikle Müslüman topluluğun yaşantısı bakımından çok önemli bir yeri vardır. Esasen bu kuruluşun ruhunda, millî egemenlik kuralı bütün anlamıyla belirir. Kâhyalar kurulu, bütün üyeler ve öteki bireylerini kapsayan esnafın, kasabanın öteki bütün esnaf ve sanatkârlarıyla ilişkilerini sağlayarak bir birlik zinciri ile bağlayıp güçlendirmiş-yurd, bizim-hak ve gerçeğini hep işlerinin baş kuralı edinmiş, bütün çalışmalarını bu anlayış içinde birleştirmiştir." der... Türk toplumunun pek çok yönüne ve geniş bölümüne yüzlerce yıl düzen vermiş, yönetmiş bir kurumun, burada anlatmaya çalıştığımız ahlakî ve insanî boyutlarından çok örnek almamız gerek.
Onların meslek ahlakını, hakseverliğini kendimiz için izlenecek yol bilirsek, bizler de öteki uluslardan saygı görür, kalp huzuru duyar, uzun süre güven içinde yaşayabiliriz. Fırsat düşkünü, vurguncu, haksız kazanç yolunu tutan kısa bir süre için çok para kazanabilir ama bu kazancının hayrını görmez, onu rahat rahat yiyemez, hep fakirin ilenci onu vicdanen rahatsız eder. Yabancıların güvenini de sarstığından ekonomimize de zarar verir.